Caria Holidays

‘Pandemi döneminde sağlıklı çocuk yetiştirmek’

 ‘Pandemi döneminde sağlıklı çocuk yetiştirmek’

Farklı disiplinlerde aldığı eğitimlerle diğer meslektaşları arasında öne çıkan Eğitmen – Psikolog Nevin Mert Coşkun ile ebeveyn ve okula devam eden çocukların hayat akışında radikal değişikliklere neden olan pandemi sürecini ve bu süreçte aileler ve çocukların yaşadığı sorunların çözümlerini konuştuk.

NEVİN MERT COŞKUN Kimdir?

TED Ankara Koleji’nden Onur Belgesi ile mezun olmuştur. Lisans diplomasını Psikoloji, Çift Anadal Programı kapsamındaki ikinci Lisans diplomasını Halkla İlişkiler ve Reklamcılık, Yüksek Lisans derecesini ise Ankara Üniversitesi, İnsan Kaynakları Yönetimi ve Kariyer Danışmanlığı Bölümü’nden almıştır. Mesleği ile ilgili yurtiçi ve yurtdışı olmak üzere birçok eğitim programına katılmış olup, kendi deneyimlerini ve edinmiş olduğu bilgileri eğitimlerinde, seminerlerinde ve çalışmalarında uygulamaktadır. Psikolog ve eğitmen olmasının yanı sıra, Rusça tercümanı olarak alanında uzman Rus eğitmenler ile ortak çalışmalarda yer almaktadır. Birçok ulusal ve uluslararası yayınları bulunmaktadır.

Soru: Pandemi sürecini ebeveyn ve çocuk açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?

Nevin: Yaşamış olduğumuz bu süreci değerlendirecek olursak, bu süreç daha önce deneyimlemediğimiz bu süreç olmasından dolayı ona adapte olabilmek de hiç kolay olmadı. Her yönüyle bizleri yeni bir ortama ve sürece soktu. ONLİNE çalışmak, ONLİNE eğitim görmek, ONLİNE alışveriş yapmak ve en önemlisi ONLİNE sosyalleşmek. İlk başta işe, okula gitmeme düşüncesi kulağa hoş görünse de, vakaların artması ve böylece sürecin uzaması durumu beraberinde bazı problemlere yol açtı. Az önce başına “ONLİNE” sıfatı koyduğumuz tüm konularda birtakım aksamalar oluştu. Ancak, bugün sizlere tüm bu aksamaların ortak sorunu olarak İLETİŞİM sorunundan bahsetmek istiyorum.

Soru: İletişim sorununu bir örnek üzerinden anlatmanızı rica etsek?

Nevin: İletişim konusu çok kapsamlı bir konudur. Ancak, ben bu konuyu ebeveyn – çocuk iletişimi açısından bugün ele almaya çalışacağım. Haydi sizinle bir örnek üzerinden gidelim. Anne, baba ve 2 çocuklu, 4 kişilik bir ailemiz olsun. Babamız işe gitmiyor, online çalışıyor, çocuklardan biri kreşe, diğeri daha büyük olduğu için okula gidiyor; ama yine onlar da, kurumlar kapalı olduğu için online eğitim alıyorlar. Ev alışverişini annemiz pazardan ya da marketten eskisi gibi yapamadığı için online olarak yapmayı tercih ediyor. Ev işlerinde ve çocukların yetiştirilmesinde ailemize yardımcı olan büyüklerimiz +65 yaş sınırına takılıyorlar ve zamanlarını kendi evlerinde geçiriyorlar. Böyle bir durumda, tüm aile bireyleri 7/24 aynı evde vakit geçirmiş oluyorlar. İlk zamanlarda özlenen birlikte vakit geçirme ve çeşitli aktivitelerde bulunma dönemi belli bir süre sonra sona eriyor. 4 FARKLI insan, FARKLI yaş aralıkları, FARKLI beklentiler, FARKLI ihtiyaçlar, FARKLI zevkler, FARKLI karakterler diye devam edebiliriz.. Babamız, uzun süredir evde kalmanın ve o kumandanın onda olması keyfini yaşamak isterken, bir yandan küçük çocuğumuz o saatte en sevdiği çizgi filminin başladığını, büyük çocuk da acıktığını söyler ve annemiz de mutfağa yemek hazırlamaya geçer. Bu senaryonun hemen hemen her gün tekrarlandığını biz düşünün. Belirli bir süre sonra taraflar, karşıdakine isteği konusunda öncelik vermek istemeyecek ve bir çeşit iletişimSİZLİK sorunu ortaya çıkacaktır. Genellikle bunu önlemek için bizler kendimizi üzmemek ve sevdiklerimizi kırmamak adına arkadaşlarımızla buluşur, sohbet ederiz ya da en genel anlamıyla temiz hava almaya dışarıya çıkıp, sakinleşmeye çalışırız, değil mi? Peki ya şimdi? Annemiz, babamızın dışarıya çıkıp arkadaşlarıyla uzaktan da olsa buluşmasını istemiyor, ev halkının tüm gün evde olduğunu düşünürsek annemizin ev işleri 2 katı biriken ev işlerini yapmakla geçiyor. Bir yandan da küçük çocuğumuz; “Anne, ben oyun oynamak istiyorum” diyor J Size de bu senaryo tanıdık geliyor mu?

Soru: Kesinlikle öyle. Birçok ailemiz bu hikayede kendisini görmüştür. Peki, Nevin hocam, Ev içerisinde, özellikle de pandemi döneminde çocuklara nasıl yaklaşılmalı, onları nasıl yetiştirmeliyiz?

Nevin: Bu çok hassas, bir o kadar da kritik bir soru. Her ailenin iç yapısı farklıdır. Kimisi ayrı odalarda vakit geçirmeyi sever, kimisi 7/24 birlikte olmak ister, kimisi kendisine yeni hobiler edinir (bahçesi olanlar bahçeyle uğraşır, kitap okumayı sevip, öncelerde vakit bulamayanlar kitap kurdu olurlar, kimisi kendisi sanata verir vb), ama kimisi ise her türlü zorluklara rağmen vaktini dışarıda geçirmek ister. İşte burada da sorun patlak verir. Ebeveynlerimiz de çözüm yolu olarak çocuklarının eline tablet, telefon, laptop vermekte de bulabilir, bilgisayar oyunu oynamakta da, masal ya da kitap okumakta da, ya da ailecek masa oyunları oynamakta da. Gördüğünüz gibi, ebeveynin “vakit geçirme” anlayışına bağlı olarak çocuklarının yetiştirilme tarzları da değişkenlik göstermektedir.

Soru: Peki, çocuk yetiştirme en çok yapılan hatalar nelerdir?

Nevin: Birçok neden saymak mümkündür. Ancak, bence en büyük sorun ve en çok karşılaşılan hatalardan biri, anne ve babanın çocuklarına FARKLI tutum sergilemeleridir. Bunu biraz açalım, isterseniz;

– Çocuk: “Anne, ben çikolata yemek istiyorum.” diyor,

-Anne: “Yemek yemeden olmaz. Sonra yemeğini bitiremezsin.” diyor,

-Baba: “Ne olacak hanım, yesin işte, çocuğu niye kızdırıyorsun?!” diyor.

Bu durumda çocuklar istekleri üzerinde “diretmeye” başlıyor, çünkü babasının onu destekleyeceğini biliyor. Bu konu uzuyor ve çocuğumuzun “çikolata” isteği problemi 2’nci plana geçiyor; çünkü artık 1’inci planda anne-baba ilişkisi yer almış oluyor. Ve bundan böyle, çocuk, annesinin “hayır” demesinden dolayı onu dinlememekte diretiyor ve olaylar iyice büyüyor. Çiftler, çocuklarına FARKLI tutumlarda oldukları sürece çocuğun sağlıklı kararlar vermesi, özgüveni yüksek ve sorumluluk alabilen bir birey haline gelmesi zaman alacaktır.

Bir diğer konu da sözünde durmaktır. Eğer anne ya da baba çocuğuna bir söz vermişse, ne olursa olsun onu yerine getirmesi gerekir. Planlarda oluşan herhangi bir değişikliği de mutlaka çocuğa açıkça açıklamalıdır. Eğer, verilen söz yerine getirilmezse ebeveyn, güvenini kaybedebilir.

Ve son olarak da, ONA SİZİ YETİŞTİRMESİNE İZİN VERİN! Evet, yanlış duymadınız. Siz, onu değil, o sizi yetiştirsin. “Bana su getirebilir misin, şunu toplayabilir misin” gibi ona küçük sorumluluklar vermekten çekinmeyin. Onlara bunu öğretin. Sizin bu tutumunuz ileride, bir yetişkin olarak kendi sorumluluklarını alabilen, özgüveni yüksek ve kendi işini kendisinin yapabildiği bir birey olmasına sebep olacaktır.

Soru: Teşekkürler hocam. O zaman size son bir sorumuzu da sormuş olalım. Çocuklarımızla, pandemi döneminde nasıl vakit geçirebiliriz?

Nevin: Bunun cevabı çocukların yaşı ile ilgilidir. Ergenlik dönemindeki çocuklar genellikle anne ve babayla vakit geçirmeyi sevmez. Daha çok arkadaş merkezcidir. Arkadaşlarıyla vakit geçirmek onların daha çok hoşuna gider. Malum, pandemi süreci dedik, o zaman da devreye telefon, tablet, bilgisayar gibi teknolojik aletler girer. Bunların doğru oranda kullanılmaması ise ne yazık ki bilgisayar, televizyon bağımlılığı gibi çeşitli sorunlara yol açabilir. O yüzden mutlaka ebeveyn kontrolünde ve belirli süre sınırlaması koşuluyla çocuğa verilmelidir. Ama bunun yerine, aile bireyleriyle birlikte oynanacak oyunlara, “sohbet” saatlerine ve birlikte yapılabilecek ev işlerine zaman ayrılmalıdır.

      Bir tane de yaşça küçük çocuklardan örnek verelim. Eğer çocuğumuz masal dinlemeyi, resim yapmayı, oyun oynamayı, sohbet etmeyi seviyorsa, onu asla durdurmamalı ve hevesini kırmamalıyız. Ancak, bu demek değil ki çocuk 7/24 saat bunları yapsın. Siz, yetişkin olarak, kendinizi en sevdiğiniz iş dahi olsa 7/24 saat o işi yaparken düşünebiliyor musunuz? O yüzden de empati yapmanız gerekmektedir. Ama, bunu yaparken de, sırf siz o anda müsait değilsiniz diye de çocuğunuzun eline tablet ya da telefon vermeyiniz lütfen. Bu arada annemizin mesleğini “ev hanımı” olarak ele aldığımız için örnekleri ev işleri üzerinden veriyoruz. Mutfakta yemek yaparken kızınızdan yardım isteyebilir, onunla birlikte kek yapabilirsiniz. Erkek çocuğunuz varsa da onun sevdiği çizgi film kahramanları ile ilgili oyunlar oynayabilirsiniz. Mesela, izlediği çizgi filmi ya da kitabı anlatması, “sen olsan nasıl davranırdın?” gibi sorularla, onun düşüncelerini anlamak gibi. Ama her iki çocuğuyla da en genel anlamıyla gününü, sevdiği şeyleri, gelecek planlarını (kim olmak istersin, neden öyle düşünüyorsun? gibi) konuşarak geçirmek en güzelidir.

Teşekkürler…

İLGİLİ HABERLER