Psikolog Nevin Mert: “Kendi Sesimizin Bizdeki Etkisi”

 Psikolog Nevin Mert: “Kendi Sesimizin Bizdeki Etkisi”

Psikolog Nevin Mert: “Kendi Sesimizin Bizdeki Etkisi”

Son zamanlarda en çok hangi şarkıyı dinliyorsunuz? O şarkının sizin üzerinizdeki etkisini hiç düşündünüz mü peki? Şarkının sözleri mi yoksa melodisi mi sizleri en çok etkiliyor? Gelin bu soruları farklı bir şekilde ele alalım, bu sefer şarkıların değil de, kendi sesimizin yine kendimiz üzerindeki etkisine bakalım. Ya o şarkı sözlerini seslendirenler bizler olsaydık, sözcüklerin etkisi yine aynı olur muydu?

Hepimiz, hayatımızda bir kere de olsa, sesimizin dışarıdan nasıl duyulduğunu merak edip sesimizi kaydettiğimiz olmuştur. Bunu deneyimleyenler bilirler, ses kaydından dinlediğimizde sesimiz bize olduğundan çok daha farklı duyulmakta, bunun sebebi ise konuşurken, iç ses ve dış ses frekanslarını birleştirerek algılamamızdan kaynaklanmaktadır. Diğer bir ifadeyle, “iç duyum” ve “dış duyum” isimleri verdiğimiz titreşimler sayesinde insan, konuştuğu zaman kendi sesini iki şekilde algılamaktadır.

Dış duyum dediğimiz algılama durumu, dışarıdan gelen titreşimler ile ilgilidir. “İşitmek” eylemi, ses dalgaları halinde yayılır ve dışarıda bulunan görünmez titreşimler halindedir. Ancak, beynimizin o sesleri anlamlandırabilmesi mümkün olmadığı için, o, onları anlayabileceği ses sinyallerine dönüştürür. İç duyum olarak bilinen diğer algı durumu ise, bizlerin konuşurken titreşen ses tellerimiz ile ilgilidir. Her ne kadar ses kaydından dinlemiş olduğumuz kendi sesimiz bize farklı ya da yabancı geliyor olsa da, insanlar bizim sesimizi bu şekilde duyarlar ve duymuş olduğumuz bu kendi sesimizin bizi etkileme oranı son derece yüksektir.

Bu durumu düşüncelerimiz ve etkileri boyutunda ele alacak olursak, zihnimiz sürekli bir düşünce akışı içerisindedir. Ancak, sesli olarak düşüncemizi seslendirdiğimizde o düşüncenin “etkileme gücü” bizlerin üzerinde farklılık göstermektedir. Bazen bir cümle, bir melodi, bir koku, bir şarkı sözü veyahut herhangi sevilen bir etkinliğin yapılması bizleri harekete geçirmeye ve motivasyonumuzu sağlamayı tetikler.

Düşüncelerimizi yüksek sesle dile getirdiğimiz zaman, “dudak” ve “ağız” yardımıyla zihni düzene sokmuş oluruz. Sindirim sisteminde yer alan “ağızımız” aynı zamanda söylenen sözcüklerin mecazi anlamda “sindirilmesi” anlamı da taşımaktadır. “Dil”in işlevi ise, insanın amaçlı istemli eylemleriyle ilişkili olup, “konuşma” eylemi, “irade” eyleminin temelidir. Bizlerin, irade eylemi yardımıyla kendi kendimize “Bunu başarabilirim, doğru olan budur.” şeklinde sesli olarak kurduğumuz cümleler sayesinde kendimize bir nevi emirler veririz. Aynı zamanda da, bu durumun ses ile zihin arasındaki bağı kuvvetli tutmasından kaynaklı olarak, bizlerin odaklanmasına, dikkatimizi dağıtan unsurlardan uzaklaşmamıza ve sadece o düşünceyle ilgili daha gerçekçi yorum yapmamıza yardımcı olacaktır.

Söz ve melodisinden etkilendiğiniz şarkıların bestecileri belki siz olmayabilirsiniz, ama kendi hayatınızın bestecisi SİZ’siniz. Mahatma Gandi’nin dediği gibi, “Söylediklerinize dikkat edin, düşüncelere dönüşür. Düşüncelerinize dikkat edin, duygularınıza dönüşür. Duygularınıza dikkat edin, davranışlarınıza dönüşür. Davranışlarınıza dikkat edin, alışkanlıklarınıza dönüşür. Alışkanlıklarınıza dikkat edin, değerlerinize dönüşür. Değerlerinize dikkat edin, karakterinize dönüşür. Karakterinize dikkat edin, kaderinize dönüşür”.

GENA Akademi Eğitim ve Danışmanlık Şirketi kurucusu Nevin MERT

www.genaakademi.com

İLGİLİ HABERLER